Dram - Komedi

TABUTTA RÖVAŞATA

Özet:
Adı dokuza çıkıp sekize inmeyen bir otomobil hırsızı. Çalamayacağı otomobil, açamayacağı kilit neredeyse yok. Ama sözünü ettiğimiz hırsızın farklılığı sadece bu özelliğinden kaynaklanmıyor.
O, geceleyin çaldığı otomobilleri şafak sökerken getirip çaldığı yere bırakıyor. Üstelik onları bir güzel de yıkıyor, temizliyor. Ancak yaptığını yalnızca dolaşmak ve otomobillerin tadını çıkarmak olarak değerlendirmek için acele etmemek lazım; otomobil hırsızlığı onun için aynı zamanda kışın soğuğundan korunmanın bir yolu. Çünkü bu hırsızın ne yatacak bir yeri, ne de doğru dürüst bir işi var. Dolayısıyla kışı atlatabilmesi için en kestirme çözüm bir an önce hapse girmesi.
İşte bu noktada onu hapse girmekten alıkoyan şey çıkıyor karşımıza. Yarattığı kötü ün nedeniyle hiçbir hakim kahramanımızın yüzünü görmek istememekte, hiçbir hapishane kahramanımızı içeri kabul etmemektedir. Çünkü o bir önceki hapishane macerasında yattığı hapishaneyi bile soymaktan geri kalmamıştır.
İşte bu aç ve açıkta yaşayan çağdaş Şarlo, günün birinde eroin bağımlısı bir kıza aşık olursa başına daha neler gelir?

Yönetmen Görüşü:
Mahsun falakadan şişmiş ayaklarıyla yeraltından çıkıp yeryüzü dünyasına karışır her sabah. BMW’yi o çalmamıştır. Otomobil çalmaz Mahsun sizin yaşamınızdan bir gecelik rahatlıklar çalar. Otomobilinizin sıcak koltuğunu çalar, geceleri dolaştığınız şehrin aydınlığını çalar..
Bir kadın sever Mahsun. Bir şilep geçer kadının gözlerinden. Eroin dolaşır damarlarında. Kadının saçları dolaşır Mahsun’un aklına.
Bir tekne batar sevdiğinin yüzüne dokununca. Her gün bir düş batar Mahsun’un denizinde, her gün yeni bir düşe inanır Mahsun inatla. Yaşama inandığı için…
Tabut dar, kapalı bir mekanı çağrıştırır.
Bir futbol terimi olan rövaşata ise tabutla karşılaştırılamayacak kadar geniş alanı gerektirir. Çünkü rövaşata yaparken sırtınız yere gelecek biçimde havaya sıçramanız, topa bedeniniz havada iken vurmanız öngörülmüştür. İşte tam da bu yüzden tabutta rövaşata yapmak imkansızdır.
Film, insana dair imkanlar ve imkansızlıkların gergin birliğini vurgulamayı kendisine amaç edinmiştir. Çünkü insan, en elverişsiz koşullarda dahi hayatın dengesini kurabilme ama aynı zamanda kurduğu her dengeyi reddedebilme, kendisi için rasyonel ve uygun olanı kabul etmeme yetisi ile de donatılmıştır.

Yıl:

1996

Yazar & Yönetmen:

Derviş Zaim

Oyuncular:

Ahmet Uğurlu • Tuncel Kurtiz • Ayşen Aydemir • Fuat Onar • Şerif Erol • Hasan Uzma • Nadi Güler • Barış Celiloğlu

Yapımcı:

Ezel Akay • Derviş Zaim

Görüntü Yönetmeni:

Mustafa Kuşçu

Sanat Yönetmeni:

Aslı Kurnaz

Yapım Sorumluları:

Bülent Güneri • Derviş Zaim

Makyöz:

Aslı Kurnaz

Kurgu:

Mustafa Preşeva

Reji Asistanı:

Nur Arık

Müzik:

Babı-ı Esrar, Zen

AFİŞLER

FOTOĞRAFLAR

KAMERA ARKASI

Fragman ve Filmden Parçalar

İzle

Dilerseniz itunes üzerinden satın alarak veya kiralayarak izleyebilirsiniz.

MEDYADAN

DIŞ MEDYA
STEPHEN KINZER / THE NEW YORK TIMES ( ABD GÜNLÜK GAZETE)

…( Tabutta Rövaşata) yatırılan paranın azlığına karşın, sinemasal  geri dönüş adına bir rekor kırabilir…Bazı seyirciler (Filmdeki Mahsun karakterinin) eski alışkanlıkları yüzünden geri kalmak zorunda bırakılan, sınırsız bir potansiyele sahip Türkiye’yi  temsil ettiğini düşünebilirler. Tabutta Rövaşata tema ve sinemasal stil olarak, “Bisiklet Hırsızları”nı ve  savaş sonrası döneminin öteki neo-realist filmlerini anımsatıyor. Filmi, lineer olmaktan uzak tutan kurgu tarzı; bizlere, Zaim’in, Amerikan Bağımsız filmlerinden ve Avrupa’da 1960’larda görülen Yeni Dalga hareketinden etkilendiğine işaret ediyor.

NICOLAS MONCEAU / LE MONDE ( FRANSIZ GÜNLÜK GAZETE)

… Hiç bir olanağı olmaksızın Tabutta Rövaşata filmini gerçekleştiren Derviş Zaim gelecek kuşak Türk sinemacıları adına yeni bir çığır açacağını kanıtladı.

TIME OUT / (İNGİLİZ HAFTALIK DERGİ)

Festivalin (‘ Londra’daki Türk Filmleri Haftası’nda gösterilen 96/ 97 Yılı  yapımı Türk filmleri kastediliyor’.)  belki de en iyi filmi, Ahmet Uğurlu’nun, geceleri çaldığı arabalarla gezen, esrarkeş bir kıza aşık olan ve hükümetin tavuskuşlarını çalan sokak serserisini başarılı bir şekilde canlandırdığı Derviş Zaim’in filmi. Sıkıcılığa ve duygu sömürüsüne asla kaçmayan “Tabutta Rövaşata”,  Mahsun’un hayatındaki az sayıda seçeneği biraz egzantrik, eğlenceli bir şekilde anlatıyor.

VICENT OSTRIA / CAHIERS DU CINEMA ( FRANSIZ SİNEMA DERGİSİ)

Neredeyse bir meleğin saflığına sahip trajik bir insanın yaşama mücadelesi. Her türlü pozitiveden uzak, kent yaşamının uç noktalarında, onun kusursuz rezilliği (tuvalette koluna eroin enjekte eden bağımlı kız) ile yüzlerde zoraki bir tebessüm yaratan bir çeşit karamizah arasında salınıp giden, tartışmasız güçlü bir eser. İzlenmesi gereken bir sinemacı.

DEBORAH YOUNG / VARIETY (ABD SİNEMA DERGİSİ)

Derviş Zaim’in ilk filmi Tabutta Rövaşata, yeryüzündeki ayaktakımını anlatmak için çok ince ve zeki biçimde kara mizah kullanıyor… Baş aktör Ahmet Uğurlu’nun kayda değer oyunculuğu, hüznün karşısında eğilmeden en derindeki acıma ve sevgi duygularına sesleniyor. (Filmin bu özelliği) modern görünümü ile birleşince… festivaller ve sanat sinemaları için bir keşif olacağı söylenebilir… Eğer yaratıcı Zaim  ve çok farklı bir yüz yapısına sahip Uğurlu; şanssız ve yarım akıllı Mahsun (karakterini) insan direnişinin bir simgesi haline getirmemiş olsalardı, film katlanılmaz derecede soğuk, sevimsiz hale gelebilecekti.  Zaim; Mahsun’un kaleye girip- salt turist çekmek için oraya yerleştirilen- bir tavus kuşunu kesip yemeye kalkıştığı o trajikomik sahnede olduğu gibi, herzaman  farklı duygular arasında geçiş yapabiliyor. Etkileyici bir oyuncu seçimi ile kontrollü, yalın bir çekim stili filmi ucuz görünmekten uzaklaştırıyor. Buna rağmen kurgu masasında kullanılmamış film kalmadığını tahmin etmek pek güç olmasa gerek.

FILMMAKER / (ABD SİNEMA DERGİSİ)

…( Filme dair) en etkileyici şeylerin;  neo-realism’le olan ilişkisi, hikaye anlatırken kullandığı eliptik tavır ile ekspresyonist, farklı oyunculuk biçimi olduğu söylenebilir.

BEGONA DEL TESO / EL DIARIO VASCO ( İSPANYOL GÜNLÜK GAZETE)

Kendi ülkesinde bu ilk filmi için pek çok ödül almış olan Türk yönetmen bize turistlerin gördükleri ile ilgisi olmayan bir İstanbul’u gösteriyor. Mevsim kıştır. Korkunç bir soğuk vardır. Balık bol değildir ve Mahsun’un ne evi, ne de kendisine yardım eli uzatacak birisi vardır. Film, bize fakir, aç, iyi kalpli ve şansız bir adamın hikayesini anlatır. (Üstelik) Bu hikayeyi bize bir tutam ironi, bir yüksüklük sevgi, bir kaşık çekingenlik ile anlatır. Tabutta Rövaşata, umutsuzluğun müzmin yumuşaklığıdır. Ağırbaşlı dingin bir film. Aynı zamanda da eğlenceli. Her şeye rağmen dayanışma içinde, duygulu, fakat basit olmayan bir film. Bir çocuk, fakat tutkuları iyi tanımlanmış.

GÖNÜL DÖNMEZ-COLIN / CINEMAYA (HİNDİSTAN SİNEMA DERGİSİ)

… ( Tabutta Rövaşata) ilk filmler için pek sık rastlanmayacak bir olgunluğa sahip. Neo-realizm ile kurgusallık, (filmde) eşit dozlarda yer alıyorlar ( ve böylesi bir yapı) filme çok etkileyici bir profesyonel kalite sağlıyor. Teknenin fantastik bir kreşendo çerçevesinde, deniz  fenerine çarptığı sürrealist bölümde bile, ( film) gerçekçi ve insani değerlerinden ödün vermiyor. Fakat Tabutta Rövaşata’nın gerçek gücü, Türk filmleri için hala daha ender bir nitelik olan alçakgönüllü, yalın yaklaşımından kaynaklanmaktadır. Öykü, diyaloglar, dekor, oyunculuk yalın ve dürüst. Minimalist bir biçimde kullanılan müzikteki Sufi motifler; yerinde, ince ve etkileyici bir biçimde seçilmiş. Derviş Zaim izlenmesi gereken bir  yönetmen.

ANGELIOFOROS / YUNANİSTAN

Türk yönetmen Derviş Zaim’in ‘Tabutta Rövaşata’ adlı filmi, uluslararası yarışma bölümü filmleri arasında, 4.4 oranında seyircinin ilk tercihi olmayı sürdürmektedir….(Film) seyirciden büyük ilgi görmüş, ilginin büyüklüğü nedeni ile üç kez gösterilmiştir. Her defasında da salon hınca hınç dolmuştur.

TÜRK MEDYASI
VECDİ SAYAR / CUMHURİYET

… Bir tabutun içinde takla atabilir misiniz, ya da rövaşata?

Olmaz diyorsunuz. Oysa ki her gün yapıyorsunuz bu işi. En olmayacak koşullarda ayakta kalmayı başarıyorsunuz . Bir mucize’siniz yani.

1964 doğumlu Derviş Zaim, işte bu mucizeyi anlatmaya soyunmuş . Yaşından beklenmeyecek bir olgunlukla Türkiye’de sinemacıların pek üstesinden gelemediği bir işin altından kalkıvermiş. Anlattığı öykünün arka planını,  felsefi dokusunu unutmamış. Alçakgönüllülükle. Büyük laflar etmeden. Şu ‘Türk insanı’nı anlatmaya koyulmuş. Yalın, sıcacık bir öykü, gerçekçi bir atmosfer içinde. Pek çok genç yönetmenin özendiği biçim oyunlarından medet ummadan

Ne anlatmak istediğini bilerek yola çıkmış Zaim ve istediğini anlatabilmek için realizmle, fantastiği ve sembolizmi, akıllıca yerleştirmiş yan yana. Romancı yanının verdiği bir ustalıkla olsa gerek, sağlam bir dramatik yapı içinde ustaca kaynaştırmış birbirinden çok farklı öğeleri.

Tabutta Rövaşata yalnızca Türkiye insanının hüzünlü öyküsünü ve yaşama direncini anlatmakla kalmıyor, sinema ortamının şu anda içinde bulunduğu ortamı da anlatıyor bana kalırsa.

ATİLLA DORSAY / YENİ YÜZYIL

…İçtenlikle söylüyorum , oldukça sevdim. Yoksulluğu dramatize etmeden, küçük öyküsünde sefalet edebiyatı yapmadan, çok önemli  şeyleri (…Polis ve avare takımı arasındaki onarılmaz ilişkiler, uyuşturucu alışkanlığı  vs…) geçerken, küçük dokunuşlarla vurgulayan bu film, gerçekten de buram buram insancıllık ve taze bir sinema anlayışı taşıyordu. …Gösterdiği insanlar bir daha belleğimizden çıkmıyorsa, bu onun asıl başarısı…

ALİN TAŞÇIYAN / MİLLİYET

…Tabutta Rövaşata’nın öyküsünü, kahramanı Mahsun’nu, Ahmet Uğurlu’nun yorumunu, tüm oyuncuların performanslarını çok sevdim. Her karesine hüzün sinmiş, sıcak, içten, yalın, belgesel tadında bir film. Bozulamayacak saflığına karşın herşeyden yoksun, birkaç kişinin merhametine sığındığı Boğaziçi Semti gibi yaşamın kıyısında kalmış Mahsun’un sevgiye açlığını duygu sömürüsü yapmadan dile getiriyor. Genç yönetmenine ve kadrosuna eline sağlık dedirtiyor.

KEITH N. DEARN / TURKISH DAILY NEWS

Tabutta Rövaşata, son yıllarda (belki de Türk sinema tarihinde) üretilen bütün Türk filmlerinden radikal bir biçimde faklı bir film.

ALİ UYANIK / MİLLİYET SANAT

“… Kaybetmişlerin sığınağı bir kahve… Ve inanılmaz bir sevgi açlığı, yalnızlık. Her şeye karşın kaybedilmeyen yaşam umudu… Yaşama sarılma. Büyük laflar etmeden, ekonomik bir dil, duyarlı bir anlatım ve işlevsel bir kurgu/ müzik çalışmasıyla, soğuk hem de buz gibi bir soğukta, sıcak, sımsıcak bir insancılılığı yakalamış. Derviş Zaim’i dikkatle izleyin….”

ERDEN KIRAL / RADİKAL

“…Asıl konuşulması gereken konu, Türk sinemasının yenilikçi bir filmle, Derviş Zaim gibi bir yönetmen kazanmış olmasıdır.”

MEHMET AÇAR / SİNEMA DERGİSİ

“… ‘Tabutta rövaşata’ sıfır bütçeyle çekildikten sonra Türk sinemasının geleceğinde söz sahibi olmaya aday bir yapım şirketi  (İFR) tarafından desteklendi ve eski zihniyetin arka bahçesinde hiç kimsenin ummadığı bir ödül aldı (Antalya Film Festivalinden alınan ‘En İyi Film’ ödülünden bahsediliyor). Derviş Zaim ve (yapımcı) Ezel Akay’ı kutluyoruz. Yenilere ümit ve moral verdiniz.

ALİ ERDEN / GAZETE PAZAR - 06.07.1997

Genç yönetmen Zaim, herzaman gördüğümüz sokakları tüm soğukluğuna karşın, insani durumları öne çıkararak sıcak ve şiirsel bir dille sunuyor. Zaim’in bir ilk filme göre sinema dili, sinemamız adına heyecan verici. Mekanlardan ekonomik olarak yararlanılması, mizah duygusu, doğal diyalogları ve oyuncu performansları ile umudumuzu artırıyor. Bir de büyülü müzikleri var. Sanırım hiçkimse Sarı’nın mezarının başında kader dostlarının içmesini ve içkilerini Sarı ile paylaşmasını unutamayacak.

HÜLYA YILDIRIM / KİM

…Derviş Zaim’in yazıp yönettiği Tabutta Rövaşata’yı izledim. Ve işte dedim, Türk filmi böyle olmalı.

ÜMİT KIVANÇ / RADİKAL

Ürke ürke gittim. Yirmi kadar seyirci, izledik filmi. Çıkışta, zihnimden durmadan tekrarladığım laf şuydu: ‘ Bunca sene beklememiz gerekti, ama oldu işte.’

Bu memlekette bugüne kadar yapılmış en iyi filmlerden biri, kendi tarzının da tek örneği hakkında konuşuyoruz, ona göre…. Bu film, hem öyküsü hem bunun işleniş tarzı hem kurgusu açısından bizim sinemamızda alışageldiğimiz öykü anlatma tavrından çok farklı yerlerde. Hani şu meşhur, ‘adamlar yapınca oluyor kardeşim, biz yapamayız’ hıyarlığına pek sert bir cevap. Ünlü yönetmenlerimizin kötü kötü filmlerinin meşrulaştırılmasına yarayan ‘imkan yok, tesis yok’ bahanelerinin aynen iptali sözkonusu. Derviş Zaim’in ilk filminin yapılış süreci birçok insanın kollektif fedakarlığına, direncine dayanıyor. Bizim sinema ‘aile’miz muhtemelen bu yüzden de bu filmi dışlıyor. Çünkü kötü filmler yapanların ardına sığındıkları birçok gerekçenin, ülke gerçekleri değil düpedüz yetersizlik örtmeye yarayan bahaneler olduğu böylece ortaya çıkıyor. …..Tabutta Rövaşata , sanattan söz ediyorsak, bir filmin sahip olması gereken asgari özelliklere sahip: Bir öykü yaratılmış, bunu nasıl anlatmayı istediğini bilen biri var, kendine göre bir üslup oluşturmuş. Popüler sanattan söz ediyorsak, Tabutta Rövaşata’nın herkes tarafından izlenilebilir, anlaşılabilir bir öyküsü var. Üstelik, bu “naif” öyküyü, derinlik-bütünlük arayanları da tatminsiz bırakmadan anlatıyor.

…Tabutta Rövaşata, sinema sanatımızın ‘aile’ kabuğunun dışında gerçekleştirdiği ilk sıkı yaramazlıktır.

CEM ERCİYEŞ / DÜNYA GAZETESİ

Derviş Zaim, sıcacık bir film yapmış. Hayatın kıyısında kendi dünyalarında yaşayan insanların filmini kendi çevresinden insanlarla birlikte kotarmış…. Başta Ahmet Uğurlu olmak üzere tüm oyuncular çok iyiler. Hiç yavanlaşmadan ve sıkıcılaşmadan akıp gidiyor Tabutta Rövaşata.

TUNCA ARSLAN / RADİKAL

Derviş Zaim, ‘deneyimli ve usta’ yönetmenlerimizin çoğunun, altı pas üzerinden boş kale yerine tribünlere yolladığı topu almış ve ‘katı defansa’ karşın dar alanda enfes bir rövaşatayla hedefine ulaşmış ilk filminde…Son yıllarda izlediğimiz en başarılı yerli yapımlardan biri Tabutta Rövaşata. Derviş Zaim aklını paradan puldan çok yaratıcılığa takmış ve kısıtlı bütçeyi mutlak olumsuzluk, daha doğrusu ‘hazır bahane’ olarak değerlendirmemiş. Yalın, tutarlı, ekonomik ve net anlatımı var filmin. Çok şey söyleyip, hiçbir şey anlatmayanlardan değil. Reis rolündeki Tuncel Kurtiz ve kahvehane sahibini canlandıran Ahmet Çadırcı başta olmak üzere Ayşen Aydemir, Fuat Onan, Şerif Erol gibi yan oyuncular da performanslarıyla ‘Tabutta Rövaşata’nın ‘ düzeyini koruyorlar.

Gelelim filmin herşeyi Ahmet Uğurlu’ya. Geçen yıl ‘Çöplük’ oyununda ayakta alkışladığımız oyuncu öylesine etkileyici ki Mahsun rolünde ne desek az. Ezik, yaralı ve toplumdışı insanın bu derece başarı ile canlandırılması karşısında saygıyla eğilip, şapkamızı çıkarmanın öesinde yapacak hiçbir şeyimiz yok. Mahsun başka sanatçılar tarafından da canlandırılabilir, Tabutta Rövaşata’ yine iyi film olabilirdi kuşkusuz. Ama bu düzey yakalanabilir miydi, bilemiyoruz.

Mustafa Kuşçu’nun görüntüleri, Baba Zula (ve Yansımalar grubunun) müzikleri için de teşekkürler… Sonuç olarak, alçakgönüllü ekibin kotardığı, büyük bir film Tabutta Rövaşata.

SUNGU ÇAPAN/ CUMHURİYET 22.11.1996

En zorlu koşullara bile gıkı çıkmadan göğüs gererek altta kalanın canının çıktığı şu hayat mücadelesinde ayakta kalmaya, bir yerlere tutunmaya çalışarak her daim direnen bir garibanın hikayesini görüntüleyen ve ilk bakışta konusu ile birebir örtüşen adıyla ilgi çeken Tabutta Rövaşata (…) sinemamızı giderek iyice sarıp sarmalamış bütün olumsuzluklara karşı, beylik bir yakıştırmacayla, hatırı sayılır cinsten, okkalı bir rövaşata çekiyor, baştan belirtmek gerekirse.

…Tabutta Rövaşata gerçekle kurmacayı ustalıkla kaynaştıran, acemi işi bir ilk filmden beklenmeyecek olgunluktaki, amatör şevki ve yürütme azmi ile etkileyici bir profesyonel çalışmaya dönüştürülmüş, son derece sınırlı olanakların sonuna dek zorlandığı, elbirliğiyle, dayanışma içinde kotarılmış sıra dışı bir film…Bu filmin sinemamıza yeni ve yetenekli genç bir yönetmeni kazandırdığı ileri sürülebilir rahatlıkla. (…) Tabutta rövaşata, neyi nasıl anlatacağına kafa yormuş, sağlam bir senaryodan çekilmiş, ‘kanlı canlı’ bir film. Malzemesini yaşadıklarından, günümüzün olaylarından çıkaran, gözlemlerine yaslanan ve kamerasını “sokağın renkli malzemesine” çeviren Derviş Zaim, kırk yıllık deneyimli bir yönetmen gibi kahramanlarını ilk yarım saatte tanıtıp dramatik yapının çatısını çatarak Mahsun’un mücadelesindeki köşe taşı ilişkilerin düğümlerini üst üste atıyor, ritmik, derin bir müzik eşliğinde girdiğimiz filmde.

Diyalogların kulak  tırmalamadığı, Şenol Filiz-Birol Yayla’nın (oluşturduğu) Yansımalar (adlı grup) ile (…) Baba Zula’nın Tasavvuf tınılı, derviş müziği ile uyumlu, yalın, abartmasız, gerçekçi bir anlatımın öne çıktığı, ölçülü-biçili çerçevelere sığdırılmış, parlak görüntü ( Mustafa Kuşcu) ve işlevsel montaj (Mustafa Preşeva) çalışması ile bezeli, gerçeği olanca sadeliği ile yansıtan “Tabutta rövaşata” ayrıntıları savsaklamayan, nesnel dengeli ve mekanı, dekoru iyi değerlendiren gerçekçi yaklaşımı ile baştan sona göz dolduruyor, gösterişe kaçmaksızın ya da ucuz numaralara başvurmaksızın… En inanılmaz, fantastik sahnelerde bile’sahiciliğini’ yitirmeyen bu insancıl, sıcak ve gerçekçi film, sinemamızda taze bir soluk kuşkusuz.

Gerçeğin giderek hayali aştığı Tabutta Rövaşata (aldığı ödüllerin) boşuna verilmediğini örnekleyen, şaşırtıcı, özgün ve ilginç bir ilk film denemesi özetle.

TURHAN GÜRKAN/ CUMHURİYET

‘Ares Harikalar Diyarında’ yapıtıyla 1992 Yunus Nadi Roman ödülünü kazanan Derviş Zaim, ilk filminde kentin soğuk sokaklarından çarpıcı insan portrelerini büyüleyici bir anlatım, şiirsel duygulu bir dille bizlere ulaştırıyor. Gerek özgün konusu, gerek duyurusu ve oyuncuları ile toplumu derinden sarsan, belgesel nitelikler içeren, insancıl, gerçekçi, çağdaş bir kenar kent serüveni.

NEJAT ÇELİK / HAFTALIK ANTRAK SİNEMA DERGİSİ

Yurt dışında katıldığı hemen hemen her festivalden ödülle dönen “Tabutta Rövaşata” gözlerden kaçan bir başarı grafiği çiziyor.

Geçtiğimiz hafta İtalya’daki Cinema Giovanni Festivali’nde “Jüri Özel Ödülü”  (ve “Halk Ödülünü” ) kazanan film, birkaç gün önce de Selanik’te Jüri Özel Ödülü ve En İyi Erkek Oyuncu  ödüllerini kazandı.

Oysa yurt içinde beklenen ilgiyi göremeyen “Tabutta Rövaşata”  bazı filmlere yapıldığı gibi biraz cilalansa ve parlatılsaydı sonuç kuşkusuz çok daha farklı olurdu.

Yabancı basın bile bizim basınımızdan daha fazla ilgi gösterdiği filmi, Türk sinemasının son yıllardaki en önemli yapıtları arasında gösteriyor.

Üstelik bunu sinemanın beşiği  Amerika’daki “The New York Times” ve “Herald Tribune” gibi günlük gazeteler yapıyor.

Bu tür olumlu eleştirilerin en az futbolda İngiltere’yi İngiltere’de yenmek kadar önemli olduğunu söylersek abartmış mı oluruz? Sanmıyoruz!..

Hatta bir adım daha ileri gidip, söylemek istiyoruz.

Keşke Türkiye adına Oscar’a aday adayı olarak “Tabutta Rövaşata”  gitseydi.

Bir filmin başarısının ya da başarısızlığının salt seyirci sayısıyla ölçülemeyeceğinin en güzel örneğidir “Tabutta Rövaşata” .

Elin Amerikalısı bile makalesine malzeme ettiği filmi, “tema ve üslup olarak alışılmışın dışında bir Türk filmi” olarak tanımlıyorsa herhalde bunu “birilerine şirin görünmek” için yapmıyordur!..

GÖNÜL DÖNMEZ COLİN / CUMHURİYET - 17.04.1997

Anlatımı yalındı, derli topluydu, özenti değildi, anlatmak istediğini güzel anlatmıştı.

ORHAN BARLAS – ADAM SANAT - NİSAN 1997 – SAYI 137

…filmde bana çok ilginç gelen iki büyü bozma var… Gerçi ikisi de bir kapıya çıkar, ama açıları değişik…İlhan Selçuk’tan öğrendim…Doğu gizemcileri Anka Kuşu’nu, Simurg’u yerlermiş…Bir belli aşamada, belki fenafillah ya da (oldu mu?) kendilerinden kökten geçince yerlerdi… Bizim kahraman da çok sevdiği Tavus Kuşunu yemeye kalkıyor… Ama aç kaldığı için, karnı acıktığı için yemek istiyor…Tabutta Rövaşata’da Boğaziçi bir başka Boğaziçi…Yahya Kemal’in, A.Ş.Hisar’ın gazel, körfez, yalı, aşk  Boğaziçi’si değil, açlığın, sefaletin, suçun, yalanın, işkence ile yola getirmenin, uyuşturucunun vb şeylerin Boğaziçi’si…Bu filmi nasıl beğenmem? Film boyunca bir şey düşündüm…Ahmet Uğurlu’yu ilk gördüğümde ‘bu oyuncu yalnızca klasik oynasa’ diye geçmişti, sonra da O’nu III Richard’da oynatmayı kurmuştum… Şimdi Uğurlu nerede…III Richard’ı kimler oynuyor?

ZARİFE ÖZTÜRK RADİKAL - 21 ARALIK 1997

Londra’daki Türk Filmleri Haftası kapsamında gösterilen ‘Tabutta Rövaşata’ için İngiliz ‘Time Out’ dergisi şöyle yazdı: ‘Festivalin belki de en iyi filmi, Ahmet Uğurlu’nun, geceleri çaldığı arabalarla gezen, esrarkeş bir kıza aşık olan ve hükümetin tavuskuşlarını çalan sokak serserisini başarılı bir biçimde canlandırdığı Derviş Zaim’in filmi. Sıkıcılığa ve duygu sömürüsüne asla kaçmayan ‘Tabutta Rövaşata’, Mahsun’un hayatındaki az sayıda seçeneği biraz eksantrik, eğlenceli bir şekilde anlatıyor’.

Bir İtalyan eleştirmeni ise ‘Umutsuzca güzelliği arıyor’ dediği Mahsun’u bir şaire benzetmiş ve ‘Bizim anladığımız anlamda şiir yazmıyor; Mahsun’un mısralarından bir tanesi araba çalmak’ olmuş.

Sonraki Film