Yönetmen Görüşü:
Suriye’deki insanlık dramı, yarım milyonu aşan ölüme rağmen şiddetini koruyarak devam ediyor. Bu proje, ülkede akan kanı durdurmak için kendi hayatını riske atan bir adamı konu ediniyor. Flaşbellek filminin kahramanı, vicdanına karşı yerine getirmesi gereken borç ile kendi hayatını korumak arasında seçim yapmak zorundadır. Yunan tragedyalarına benzeyen bir ikilemde kalan kahraman, seçimini insanlık onurunu korumak yönünde yapar ve şahit olduğu suçu kamuoyuna duyuracak eylemini gerçekleştirir. Hareketinin sonucunda ne olacağı belirsizdir. Ama sonuç hemen belirmese dahi niyetinin ahlaki saflığı, ruhunun azaptan kurtulmasına yardım edebilecektir.
Ahmet karakterinin bu hikayede karşı karşıya kaldığı Yunan tragedyalarını andıran bu keskin ikilemin sadece Suriye halkının değil, insanlığın meselelerinden biri olmaya devam ettiğini düşünüyorum. Flaşbellek bu manada evrensel bir hikaye anlatmakta, insanlık onurunu korumaya çalışmanın bedelini göstermektedir. Hikaye gerçek bir olaydan esinlenmiş ama esinlenilen olay, başka gerçek hikayeler ve kurgusal ögelerle zenginleştirilmiştir.
Flaşbellek’te Suriye’de yaşananlar ele alınırken konuya olabildiğince soğukkanlı ve mesafeli biçimde yaklaşılmaya gayret edilmiştir. Tüm bu nedenlerle Flaşbellek, derin, taze, insan onurunu öne çıkarmayı amaçlayan, olayları geniş bir perspektiften ele alma amaçlı, kuşatıcı kalmaya çaba sarfeden bir projedir.
Flaşbelleğin Sürece Muhtemel ve Mütevazi Katkısı
Projenin kısa vadede Suriye savaşının nedenlerini, orada yaşanan insani trajedinin boyutunu göz önüne sererek, hem konunun gündemde kalmasına, hem de konuya dair duyarlılık ve farkındalık yaratılmasına katkıda bulunabileceğini düşünüyorum. Uzun dönemde ise Suriye halkı konusunda oluşan uluslararası medya algısının oryantalist klişelerden arındırılması konusunda küçük de olsa etkin olmasını umuyorum. Uluslararası medya, Ortadoğu ve İslam coğrafyasına mensup halkları ekrana taşırken genellikle basmakalıp yargı ve klişelere boğulmuş bir temsil biçimini yeğlemektedir. Flaşbellek Arap ve İslam coğrafyasının halklarını, kendi ayakları üzerinde duran, kaderi için karar alıp eyleme geçebilen tipler olarak temsil etmektedir. Açıkçası film, bu coğrafya insanını sürekli aciz durumda ve yardıma muhtaç halde çizmektense daha insani bir algının yaratılması adına eyleyen özneler biçiminde temsil ederek olumlu bir algının yaratılmasına katkıda bulunmaktadır.
Flaşbellek’in Aynı Konuda Yapılan Suriye Filmlerinden Farkı:
Flaşbellek projesinin, savaşın başlamasından sonra üretilmiş Suriye ile ilgili diğer filmlerden ayıran birkaç özelliği bulunmaktadır.
Film, daha evvel yapılanlardan farklı olarak sadece savaştan kaçmak zorunda kalan göçmenlerin dramına eğilmemektedir. Göçmenlerin dramına değinmekte ama onun yanı sıra başka bir konuya da el atmaktadır. Savaşın kendisine, olayların nasıl başlamış olabileceğine, Suriye’de ne gibi insani durumların, dramların yaşanmış olabileceğine değinmektedir. Bu, Flaşbellek’i şu ana dek yapılmış olan göçmen temalı diğer filmlerin çoğunluğundan ayırdeden bir özelliktir.
İkincisi, Flaşbellek, herkesin neredeyse herkesle savaştığı, vahim bir şiddet atmosferinde süren savaş hikayelerini, olabildiğince geniş bir sosyal panorama çizerek birbirine entegre etmektedir. Esad rejimi, Özgür Ordu, IŞİD, Hristiyanlar, Ezidiler, Kürtler, Araplar, Nusayriler, Türkmenler bu yolculukta karşımıza çıkan unsurların bazılarıdır. Bu nedenle yapıt, geniş bir alana yayılan karakterizasyon, olay, durum, atmosfer sergileme niteliğine sahiptir.
Üçüncüsü, Flaşbellek Arap topraklarına ve Ortadoğu’ya ait geleneksel bir kültürel mirastan, Binbir Gece Masallar’ından faydalanmaktadır. Masalların yapısını ve karakterizasyonunu ödünç alıp onları sinema sanatı için tekrar yorumlamaktadır. Bunu yaparken onların varlıklarını mümkün olduğunca seyirciye hissettirmemeye çalışarak ana hikayeye yerleştirmektedir. Tarih ve kültürün yağmalandığı bir çağda, bölgenin mitlerinden, masallarından yararlanma çabası yaşadığımız talihsiz coğrafyanın kültürüne saygı gösterisidir.
Sayılan nedenlerle film, ‘zavallı, çaresiz, başkalarına muhtaç, ilkel, arkaik, geri kalmış Ortadoğu Halkları’ klişesine katkıda bulunan yeni bir oryantalist bir film değildir. Aksine zengin bölge kültürünü temel alarak, oryantalist klişeleri kırmaya yönelmektedir.
Siyah Beyaz Değil, Gri, Çelişkili, İnsani, Değişebilen Karakterler:
Flaşbellek’te, derinliği ve nüansları olan, çelişkili, değişebilen insani karakterler yaratılmaya çalışılmıştır. Karakterlerin kendi içlerinde ve aralarındaki inişli çıkışlı ilişkilerde iyi ve kötü özellikleri aynı anda barındırmaları, onlara insani bir taraf, çelişki ve derinlik katmaktadır. Kötü bir insan olan Patolojist bile Ahmet’e yeri geldiğinde iyi davranmaya çalışan birisidir. Benzer biçimde, Işid grup lideri Musa, tüm zalimliğine ve kötülüğüne rağmen terkettiği küçük oğluna aile fotoğrafı ulaştırmaya çalışan bir baba olarak gösterilir. Bu manada filmde siyah beyaz çizilmiş, karton karakterler yaratılmamaya gayret sarfedilmiştir.
Güçlü Kadın Karakterler
Flaşbellek’teki özellikle ana kadın karakter, Ortadoğuyu konu edinen bazı filmlerde yapılanların aksine çaresiz ve güçsüz olarak çizilmemiştir, kendi özgürlüğünü yaratan, güçlü bir kadın kimliği ile temsil edilmeye çalışılmıştır.
Değişebilen Karakterler
Ahmet ve karısı filmin başında ürkektirler. Ancak şahit oldukları korkunç olaylar, onlara insanlık onuru adına eyleme geçmeleri gerektiğini fısıldar. Yavaş yavaş değişirler. Sürükleyici bir yolculuk içinde onları saran zalim bir dünyaya karşı kurtuluş umutlarını korumaya çalışırlar. Karakterler yolculuklarının ortasında en azından bir çocuğu savaştan kurtarmanın derdine düşerler. O çocuk, Binbir Gece Masalları’nın yapısındaki gibi hikaye sonunda görevini yapan kahramanlara verilen bir armağana dönüşecektir.
Ahmet’in Suskunluğu
Filmde konuşamayan Ahmet karakterini, Suriye halkının yaşadıklarını simgeleyen bir ülke mecazı olarak yorumlayanlar çıkabilecektir. Öte yandan Ahmet’in konuşamaması kendisine Yunan tragedyalarındaki açmazların benzerini hazırlayacaktır. Kendisi ya susmalı, ya da ölümü göze alıp anlatmalıdır. Onun derinlerdeki amacı, kendi sesini tekrar bulmak, yani kendini ifade edebilen, eyleme girişebilen, kaderini belirleyen bir birey olabilmektir. Ahmet filmin finalinde ilk kez konuşmayı başarır, orada bir Suriyeli çocuğun katil olmasını engellemeye çalışır. Öte yandan kahramanın konuşamaması Flaşbellek’in sinema diline bir başka olanak daha sağlar. Ahmet derdini lafla anlatamadığı için görsel dramatizasyona ve Obama’nın sesinin kullanılmasındaki ironiye zemin hazırlar.
Binbir Gece Masalları:
Karakterlerin IŞİD ile karşılaşmaları, Leyla’nın esirken yaşadıkları, Şeza’nın intiharı, Ahmet’in Türkiye’den Suriye’ye dönmeye kararı vermesi gibi hikayeler Binbir Gece Masalları’nı hatırlatacak biçimde ‘hikayelerin hikayelerden doğması ve yan hikayelerin ana hikayenin içine bir babuşka bebeği gibi yerleştirilmesi’ olgusunu andırmaktadır. Bu sayede film, klasik sinemanın anlatı yapısına, Doğu geleneğinden katkı sunmaya çalışmaktadır. İkincisi, filmin masalların yapısından yararlanma gayreti, savaşın alabileceği sürreal durumları anlatmaya zemin sağlamakta, bu sayede hayat ile kurgu arasında birbirini etkileyen karşılıklı bir etkinin yaratılmasına etki etmektedir. Örneğin hayvanat bahçesine ait konvoyun bombalanması sonrasında kurtulup doğaya kaçan vahşi hayvanlar filmdeki gerçeküstü atmosfere bir hava katmakta, aynı zamanda savaşın korkunçluğuna da atıfta bulunmaktadır. Üçüncüsü, mit, masal ve geleneklerden faydalanma çabası, Arap kültürüne saygı duruşu anlamına gelmektedir. Dördüncüsü, masalların varlığı karakterleri zenginleştirmeye katkıda bulunmaktadır. Örneğin Flaşbellek’te hikayesini dış dünyaya anlatmak için çırpınan çağdaş bir Şehrazat, yani Ahmet karakteri vardır. Ama Binbir Gece Masalları’ndaki Şehrazat’ın aksine Ahmet ironik biçimde konuşamamaktadır. Fakat bu sessizlik içinde bir umudu da barındırmaktadır.
Bütün otoriter rejimler aslında bireylerin seslerini kısarlar, başka seslerle çevrelerler. Ahmet, Flaşbellek’in finalinde kısık sesle de olsa konuşmaya başlayabildiği için onu saran otoriter ses hapishanesinden kurtulabileceği umudunu uyandırır. Film finalinde her şeye rağmen bir umut havasını barındırmayı tercih eder.